Krediye daha kolay erişim için daha iyi bir karne nasıl olur? Rating notu nasıl belirlenir-yükseltilir?

Şirketlerin nasıl daha iyi bir karnesi olur? Rating notu nasıl yükselir? Rating düşümünden dolayı kredilerimizi durduran finansal kuruluşlara nasıl bir tepki vermeliyiz?

Bugünlerde rating kuruluşları ve kredi derecelendirme notları bir hayli gündemimize girdi, bu terimleri ilk olarak uluslararası rating kuruluşlarının ülkemize not vermesi, yatırım yapılabilir notunu düşürmesi ve siyasilerin bu duruma göstermiş olduğu tepki haberleri ile duymuşken bugün bankalarla kredili çalışan işletme sahibi her girişimcinin notlarla yarışı başladı…

Peki nedir bu not verme olayı? Bizi imtihan mı ediyorlar?

Okul dönemimiz çoktan bitti, sıfırcı hocalardan kurtulmadık mı? Sorularını girişimcilerden duyar gibi oluyorum. Evet, okul dönemimiz bitti ancak, hayat baştan sona bir imtihan değil mi? Şimdi de bankaların imtihanı, denetlemesi başladı. Tüm kredi veren kuruluşlar müşterilerinin yıllık, bazen ara dönem mali verilerini analiz ederek onlar için bir kredi notu üretiyorlar. Rating olarak adlandırılan bu not, firmanın kredi limit ve teminat yapısını, kullanabileceği kredi vadesini ve kredi fiyatlamasını doğrudan etkileyen en önemli etkenlerden biri haline geldi.

Gerek bireysel, gerekse ticari bankacılık faaliyetlerinde her bir müşterinin rating notu sistem tarafından oluşturuluyor. Bireysel rating uygulaması Kredi Kayıt Bürosu (KKB) tarafında tutulan veriler üzerinden hesaplanıyor, bireysel müşterinin kredi kart ve bireysel kredi limitleri, geri ödeme ve aktif kullanım performansı notun belirlenmesindeki en önemli faktörler. Birey bir gün bile gecikmeli ödeme yaptığında not düşümü anında gözlenebiliyor, tekrar yükseltilmesi için ödeme performansının eski hale getirilmesi gerekiyor.

Ticari olarak finansal kurumlarla çalışan Kobi ve Ticari işletmelerde rating uygulaması daha çok önem arz ediyor. Hele son zamanlarda firmalar ani sürprizlerle karşılaşıp hiç beklemedikleri bir zamanda ratingden dolayı kredilerinin durdurulduğunu, yeni kullanım yapamayacaklarını veya yeni kredilerde kredi vadelerinin kısaldığını ve oranların yükseltildiği gibi olumsuz haberler alabiliyorlar. Bu tür durumlarda firmalar darboğaza girebiliyor, mali yapıları bozuluyor ve piyasadan borç alarak ödemelerini gerçekleştirmeye çalışıyor, enerjisini kaybediyor ve verimliliğini düşürüyor. Maalesef bugünlerde piyasalarda bu durumda olan, hatta daha ileri seviyelerde olup ödemelerini gerçekleştiremez duruma gelerek konkordato ilan eden birçok işletmeyi duyuyoruz.

Peki, daha iyi bir karnemiz nasıl olur? Rating notu nasıl yükseltilir? Nasıl belirleniyor? gibi sorular aklımıza gelebilir, kısaca bunlarla ilgili bilgi verelim.

İşletmelerin rating ölçümleri finansal kurumların analistleri tarafından mali verileri ve ödeme performansları baz alınarak yapılıyor. Firmanın sermayesi, borçluluğu, alacaklarının kalitesi, karlılığı, faaliyet gösterdiği sektörün durumu, ortaklarının kişisel rating notları vb. onlarca etken rating ölçümünde kullanılmaktadır ve finansal kurumlar arasında standart bir ölçüm bulunmamakta, her kurum kendi belirlediği kıstaslar ile müşterilerinin rating ölçümünü yapmaktadır.

Rating in ne olduğunu anladık da notumuzu nasıl yükseltiriz?

Rating düşümünden dolayı kredilerimizi durduran finansal kuruluşlara nasıl bir tepki vermeliyiz gibi sorular sorulabilir. Bu tür durumlarda işletmelerin tepkileri farklılık gösterebilir, şöyle ki; mali yönden güçlü olan firmalar bankalara tepki vererek “Vız gelir, tırıs gider” diyebilir ve konu bankadan kredi kullanmaz, hatta kredilerini kapatarak tepkisini belli eder. Bu tepki haklı olduğunu inanan işletme sahibinin en doğal hakkıdır ancak kredi ihtiyacı olan bir işletmenin böyle bir hareket yapması kolay bir iş olmasa gerek… Bir başka müşteri kitlesi toplumumuzun klasikleşmiş anlayışı doğrultusunda not düşüren kurumlarda tanıdık arar, birilerini araya sokarak durumu düzeltmeye çalışır, ancak sonuç değişmez, çabalar maalesef boşa gider, hatta diğer kurumlarda kredileri durduran kurumu takip ederek işletmenin kredilerini düşürmeye veya durdurmaya başlayabilir, yani durum içinden çıkılmaz bir hal alabilir.

Burada işletmelerin yapması gereken en doğru iş…

Burada işletmelerin yapması gereken en doğru iş bankalara kızmaktansa kendi gerçekleri ile yüzleşmeleri, finans uzmanları ve mali müşavirleri ile toplantı yaparak mali durumlarını gözden geçirmeleri, gerekirse bu konuda uzman bir kurumdan danışmanlık alarak eksikliklerini belirlemeleri ve düzeltici, tamamlayıcı faaliyetler için yol haritasını çizerek gerekli tedbirleri almaları gerekmektedir.

Peki burada bankaların hiç mi suçu yok?

Yıllardır çalıştıkları bir müşterilerinin birdenbire kredilerini durdurmaları doğru mu? Evet, burada bazı finansal kurumların firmaları zor durumda bırakan uygulamaları hatalıdır. Bu tür bir durumun firmaya önceden haber verilip, gerekli önlemleri alması için fırsat tanınması gerekir. Tüm teminatlarını verdiği, tüm ödemelerini kredi kullanarak yapan bir firma bankasının aniden duruşu karşısında ne yapabilir? İşler daha kötüye gitmez mi? Bu durumu konu bankanın öngörmesi gerekmez mi? Elbette ki gerekir, bu tür durumlar yaygınlaşırsa piyasalara büyük zarar verir. Finansal piyasaları düzenleyip denetleyici otoritelerin bu tür uygulamaları denetlemesi ve gerekli önlemleri alması gerektiği kanaatindeyim.

Adem SAYGIN



Bu web sitesi çerezleri kullanır ve tarama deneyiminizi geliştirmek için kişisel verilerinizi ister.